Yoksulluk, bir çocuğun hayatının en kritik dönemlerinde, temel ihtiyaçlardan ve sağlıklı gelişim için gerekli maddi, manevi, duygusal kaynaklardan mahrum kalması durumudur. Bu durum, sadece bir gelir eksikliği değil, aynı zamanda ayrımcılık, toplumsal dışlanma ve onurun yitimi gibi çok boyutlu bir sorundur. Yoksulluk, çocukların haklarını kısıtlar ve gelecek potansiyellerini ciddi şekilde sınırlar.
Yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkileri oldukça derin ve kalıcıdır:
- Sağlık ve Fiziksel Gelişim Sorunları:
- Yoksulluk, çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlıklarını olumsuz etkiler.
- Yetersiz ve dengesiz beslenme, sağlıksız barınma koşulları ve sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, çocukların hastalıklara yakalanma riskini artırır. Yetersiz beslenen toplumlarda çocuk ölüm hızı, yeterli beslenenlerden 10 kat daha yüksek olabilir.
- Türkiye’de bebek ölüm oranı hala yüksektir (binde 8.5).
- COVID-19 pandemisi de aile gelirlerini düşürerek çocukların sosyo-ekonomik durumunu kötüleştirmiş ve çocuk işçiliğini artırmıştır.
- Eğitimden Mahrum Kalma:
- Yoksulluk, eğitim fırsatlarından yoksun kalmaya, düşük akademik başarıya ve okul terkine yol açar, bu da gelecekteki iş olanaklarını kısıtlar.
- Maddi yetersizlikler, ulaşım zorlukları ve yeterli eğitim materyali eksikliği önemli engellerdir.
- Türkiye’de okul öncesi eğitime katılım oranı OECD ortalamasının altındadır (%11).
- Okul dışındaki zamanlarını çalışarak geçiren çocuklar yorulur ve ödevlerini yapamaz, bu da okula yabancılaşmalarına neden olur.
- Çocuk İşçiliği ve Sömürü:
- Yoksul aileler için çocuklar gelir kaynağı olarak görüldüğünden, çocuk işçiliği yaygınlaşmaktadır.
- Çocuk işçiliği, çocukların eğitsel, sosyal, kültürel ve fiziksel gelişim süreçlerini sekteye uğratır ve onları ücretsiz ya da ucuz emek gücü olarak sömürüye açık hale getirir.
- Türkiye’de 5-17 yaş grubunda 720 bin çocuk çalışmaktadır. Bunların çoğu hizmet (%45.5) ve tarım (%30.8) sektörlerindedir. Çocukların %41,4’ü ekonomik katkı nedeniyle çalışmaktadır.
- Bu durum, yoksulluğun nesiller arası aktarımını besleyen bir kısır döngü oluşturur.
- Ruh Sağlığı Problemleri ve Sosyal Yoksunluk:
- Yoksulluk ve zorlu koşullar altında yaşayan çocuklar, ruh sağlığı sorunları yaşamaya daha yatkındır.
- Özgüven düşüklüğü, anksiyete, öfke sorunları, hiperaktivite, yalnızlık, depresyon ve intihar eğilimleri görülebilir. Akranlarından daha yoksul hisseden çocukların ruh sağlığı sorunları yaşama ve zorbalık kurbanı olma ihtimali daha yüksektir.
- Duygularını tanıma ve ifade etmede zorlanma (aleksitimi) da görülebilir.
- Ebeveynleri hayatta olmasına rağmen sevgi, ilgi ve bakımdan yoksun büyüyen çocuklar “sosyal yetim” olarak adlandırılır ve bu durum toplumsal dışlanmaya yol açar.
- Madde kullanımı, sokak çocukları arasında yaygındır (%25 ila %90).
- İstismar ve Şiddet:
- Sokak çocukları fiziksel, cinsel ve duygusal şiddet ve istismara maruz kalma riski altındadır.
- Çalışmaya başlayan sokak çocuklarının %79.3’ü fiziksel şiddete maruz kaldığını belirtmiştir.
- Çeşitli çeteler tarafından suça itilme, madde satışı, gasp, kapkaççılık, çocuk pornosu gibi tehlikelerle karşılaşabilirler.
- Sokak çocuklarının çoğu istismara uğramakta, bu istismar bazen aile üyeleri tarafından da gerçekleştirilmektedir.
- Nesiller Arası Yoksulluk Aktarımı:
- Çocukluk döneminde yaşanan yoksulluk, bireylerin gelecekte de yoksullukla karşılaşma olasılıklarını artırarak bir “kısır döngü” oluşturur.
- Ebeveynlerin eğitim düzeyi arttıkça çocukların da daha eğitimli olduğu görülmüştür, bu da beşerî sermaye eksikliğinin kuşaktan kuşağa aktarıldığını gösterir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, bazı çocuklar tüm zor koşullara rağmen yüksek akademik başarı göstererek ve zorluklarla baş etme becerisi geliştirerek yılmazlık (resilience) sergileyebilirler. Bu yılmazlığı etkileyen faktörler arasında sorumluluk sahibi olma, olgunluk, bireysel farkındalık, olumlu bakış açısı, aile içi olumlu iletişim, aile bireylerinin (özellikle babanın) desteği, okula karşı olumlu tutum ve öğretmen etkisi yer almaktadır.
Çocuk yoksulluğu, siyasi bir tercihtir ve önlenebilir. Bu alana yapılacak yatırım, getirisi yüksek, uzun vadeli ve somut bir sosyal yatırımdır. Unutmayalım ki, bir çocuğun geleceği, tüm toplumun geleceğidir.
